– Anneniz sizi anlattığı bir röportajda, “Hamilelik dönemimde Wout’un karnımı tekmelediği üzere hiçbir çocuğum tekmelememişti” diyor. Haliyle annenizin futbolculuk hayallerinize biraz daha ölçülü olduğunu seziyoruz lakin ailenin başka üyelerinin yaklaşımı nasıldı bu duruma?

Wout Weghorst: Evet, hakikat. Annem bu durumu daima lisana getiriyor. Annem, küçükken şimdi bebek beziyle dolaşırken, başka bebek bezlerini de tekmelediğimi anlatır. O aşağıda yemek pişirirken, pak bebek bezleriyle top oynadığımı ve onları aşağı attığımı da anlatır bana sıklıkla. Haliyle evet, o en başından beri destekliyordu. Ailemin başka üyeleri de tıpkı formda, kardeşlerim de benim bu hayalimi gerçekleştirme isteğimde bana her vakit çok büyük dayanak oldular.

– Hiç ümitsizliğe düştüğünüz, “Galiba olmayacak” dediğiniz bir devir oldu mu?

Wout Weghorst: Genel olarak ümitsizliğe kapıldığım bir durum hiçbir vakit olmadı zira ben ebediyen hayallerinin peşinde koşan, istediği şeyi yapmaya çalışan biriyim. Doğal ki zorluklarla karşılaştığım vakitler oldu, “Acaba mı?” dediğim birtakım devirler oldu zira süreç güçlü ilerliyordu. On altı, on yedi yaşlarımda şimdi amatördeyken bu türlü düşündüğüm vakitler oldu. Hatta ailem, “Tek düşündüğün şey futbolculuk fakat şayet futbolcu olamazsan kendin için diğer planlar da kur, diğer planların da olsun” biçiminde bana gelmişlerdi. Bu türlü tavsiyelerde bulundular ancak ben daima futbolcu olmayı düşündüm.

– Pekala, hayatında bu durumu değiştiren bir an oldu mu?

Wout Weghorst: On dört yaşımdayken bir hazırlık maçı için bölgenin en güzel futbolcularını seçmişlerdi ve ben aslında çok âlâ oynamıştım, iki gol atmıştım o hazırlık maçında lakin ona karşın beni seçmemişlerdi. O gün babam, “Senin seçilmemen imkânsız, çok uygun oynadın. Seçmemeleri kabul edilemez, devam et. Yapacaksın, bu performansınla gelecekte futbolcu olacaksın” formunda bir konuşma yapmıştı benimle. Bu an çok pahalıydı benim için. Geldiğim nokta için de tüm bu zorlukları aşarak geldiğimi söyleyebilirim.

– Beşiktaş, yaptığı Özkaynak Tertibi ihtilaliyle Türkiye’de futbol altyapıları manasında öncü kulüp olma niteliğinde. Özkaynak Sistemi’nde yer alan futbolcu adaylarına ne üzere tavsiyeleriniz olur gelecekle ilgili?

Wout Weghorst: Onlara en büyük tavsiyem kendilerine güvenmeleri, asla vazgeçmemeleri ve hayallerin peşinden önemli manada koşmaları olur. Yaptıkları işe inansınlar. Bir öbür tavsiyem de keyif almaları olur. Futbolculuk çok kısa bir vakitte biten bir meslek. Bu vakitler bir daha geri gelmeyecek hasebiyle her anın tadını çıkarmaları gerekiyor. Alışılmış ki daha yeterli olmak için çok çalışarak lakin birebir vakitte futbolun da onlara verdiği hoşlukların keyfini sürerek yaşasınlar.

– Siz hem futbol ile ilgili hayallerinizin peşinden koşarken, eğitim hayatınızı da aksatmayarak iki üniversite bitirdiniz. Futbol ve eğitimi bir ortada sürdürmekte zorlandığınız devirler oldu mu?

Wout Weghorst: Çok sıkıntı olduğunu söyleyemem zira lise düzeyinde spor gazeteciliği okumuştum ve sonunda bir sertifika almıştım. O devirlerde de zati amatör olarak futbol oynuyordum. Haftada üç sefer idman yapıyordum ve o manada öbür çocuklar üzereydim benim için çok zorlayıcı olmadı. Akabinde spor yöneticiliği okudum, o periyot biraz zorlayıcıydı zira birebir vakitte profesyonel futbolcu da olmuştum. İdman yoğunluğum da vardı fakat onu da bitirdim. Yalnızca futbol oynayarak değil, diğer şeyler de yaparak öğrenmek, ilerlemek istedim. Bu manada da evet, ikincisi biraz zorlayıcı oldu lakin tekrar de yaptığım için çok memnunum.

– Mesleğinizde dönüm noktası olarak gördüğünüz bir olay var mı?

Wout Weghorst: Birinci dönüm noktası olarak şunu söyleyebilirim; Heracles’te oynarken 21 yaşında birinci sefer birinci on birde oynadığım maç Amsterdam Arena’da oynanan, Ajax maçıydı. 2-0 mağlup durumdayken maçın bitmesine on dakika kala gol atarak skoru 2-1 yaptım ve hakikaten saha içinde ağladım, o birinci golden sonra gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bence mesleğimdeki en değerli dönüm noktası bu andı. Birinci profesyonel maçın, birinci ilk on ünite, birinci golüm… Muazzam bir histi. Oburunu de Hollanda Ulusal Ekibi’ne seçildiğim an olarak söyleyebilirim. O vakit AZ Alkmaar’da oynuyordum ve ulusal kadro takımı açıklanacaktı. İdmandaydık, kulüp tabibine “Böyle bir şey olursa, seçildiğimi öğrenirsen bana oradan bir işaret yap” dedim. O da saat on iki üzere, bana ekibe girdiğimi muhakkak eden bir işaret yaptı. O anda gözyaşlarımı tutamadım. Bu iki an, benim için çok değerliydi.

Saha içindeki mücadeleci ve savaşçı kimliğinize her birimiz aşinayız. Pekala, saha dışındaki Wout Weghorst nasıl biri? Hayatta da alanda olduğu üzere gayretten ve savaşmaktan korkmayan bir yapıda mısınız?

Wout Weghorst: Aslında tıpkı şahısım. Saha içindeki savaşçı kişiliğim, saha dışında da var. Çok sakin bir beşerim lakin istediğini almak için çaba eden, savaşmaktan korkmayan, sizin de söylediğiniz üzereyim. Hayatta her şeyimi, güzel bir aile babası ve eş olmaya adıyorum. O yüzden saha içindeki üretimle, saha dışındaki imal çok benzeri.

– Beşiktaş’tan gelen teklifi birinci duyduğunuzda, kulübümüz hakkında hangi bilgileri öğrendiniz?

Wout Weghorst: Çabucak internetten araştırmalar yaptım. Beşiktaş’ı esasen yıllardır biliyordum. Türkiye’deki üç büyük kadrodan biri olduğunu, çok büyük başarılara sahip olan bir ekip ve topluluk olduğunu biliyordum ancak her şeyden kıymetlisi taraftarının ne kadar muazzam olduğunu uzun yıllardır biliyordum zati. Önemli manada çok özel bir taraftarı var Beşiktaş’ın. Teklifi de alınca, bunun özel bir durum olacağını ve taraftarla ortamızda özel bir bağ kurabileceğimizi hissettim ve transfer teklifini kabul ettim.

– Beşiktaşımızın tarihinde birbirinden pahalı golcü isimler yer alıyor. Siz de basın toplantısında onlardan biri olan Gomez ile ilgili, “Mario Gomez’le aramızdaki tek benzerlik burada en az onun kadar başarılı olmak olacaktır” demiştiniz. Beşiktaş’a ve önümüzdeki döneme dair hayalleriniz ve maksatlarınız neler?

Wout Weghorst: Alışılmış ki en yeterlisi olmak istiyorum, ekibe elimden geldiğince katkı sağlamak istiyorum. En temel gayem bu zira Beşiktaş, muazzam taraftarıyla birlikte her vakit şampiyonluklara ve kupalara oynayan bir grup. Bu muvaffakiyet seyahatinde da her vakit kadromun en kıymetli modüllerinden biri olmak istiyorum. Natürel ki bir forvet olarak da en büyük gayem gol atmak. Esasen mesleğim, işim bu; gol atmak. Bu yüzden goller atıp, maçlar kazandırıp kadromuzun ortak hedefine katkı sağlamak istiyorum. Gol hükümdarı olmak da neden olmasın? Her futbolcunun, her golcünün hayalidir gol hükümdarı olmak.

– Avusturya kampını tamamladınız ve grup arkadaşlarınız ile hocalarınızla da tanıştınız. Taraftarlarımız da Mainz maçıyla birlikte sizi birinci sefer Beşiktaş formasıyla izlemiş oldu. Kamp sürecini nasıl değerlendirirsiniz?

Wout Weghorst: İki kamp da çok âlâ geçti. Hocamızla, ekip arkadaşlarımızla birlikte çok çalışıyoruz, çok uygun hazırlanıyoruz. Mainz maçı da önemli manada Türk taraftarlar vardı ve kazandık. Birinci maçımda galip gelmek de çok hoştu. Âlâ çalışıyoruz, düzgün hazırlanıyoruz. Döneme çok düzgün bir formda başlamak için her şeyimizi veriyoruz.

– Grup içindeki atmosferle ilgili birinci izlenimleriniz neler oldu?

Wout Weghorst: İnanılmaz derece uygun bir ortam var. Grup, yeterli bir takıma sahip. Arkadaşlık çok düzgün. Kıymetli olan, grup ruhunu birlikte ortaya koyup savaşmak esasen ve onu da yapıyoruz, yapacağız.

– Transfer süreci devam ederken Valerien Ismael ile oluşturmak istediği sistem ve sizden beklentileri üzerine konuştunuz mu? Neler anlattı? Sizden beklentileri nelerdi?

Wout Weghorst: Evet, transfer sürecimizde hocayla görüştük. Benden beklentilerini anlattı. Benden ne istediğini anlattı. Aslında onun istediklerine ve beklentilerine tam karşılık verebilecek tipte bir futbolcu olduğumu biliyordum, kendisi de bana söyledi. Hocamızla birkaç kere konuştuk, benim futbolculuk anlayışım ve onun teknik-taktik anlayışı üzere örtüşen çok değerli mevzular var ortamızda.

– Transferinizin öncesinde yahut kadroya katıldıktan sonra Türkiye Harika Ligi’ni tahlil edebildiniz mi? Oyun mantalitesi ve rakipler hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Wout Weghorst: Muhteşem Lig ile ilgili hocamızla görüştüm. Transfer sürecinde de Beşiktaş Kulübü’nün profesyonelleriyle yaptığımız görüşmelerde bu bahis hakkında bilgiler aldım. Ligin mantalitesiyle ilgili bilgiler verdiler. Bu hususta hiç kaygılı değilim zira ben kendisini kaidelere adapte etmeyi çok âlâ bilen biriyim. O yüzden ligin rastgele bir kuralına karşı çok güzel adapte olabileceğimi biliyorum. Beşiktaş aslında kuvvetli iki kulvarda da zirveye oynayan bir grup. Bu süreçte en uygununu vereceğimi ve en düzgün formda adapte olacağımı da biliyorum.

– Spor medyasında isminiz Beşiktaş ile anılmaya başladığı andan itibaren taraftarlarımız süreci büyük bir merak ve istekle takip etti. Size de birçok kulübün transfer teklifinde bulunduğunu biliyoruz. Beşiktaş’ı tercih etmekteki esas sebepleriniz nelerdi?

Wout Weghorst: Kulübün beni çok istemesi, bana gösterdikleri ilgi doğal ki çok tesirli oldu fakat taraftarı da es geçemem. Taraftarın bana olan sevgisi, ilgisi, hisleriyle ve hisleriyle yaşayan bir insan olan beni, profesyonelliğimin yanında çok etkiledi. Kararımdaki en büyük etken taraftarların bana gösterdiği ilgiydi. Zati Türk futbolseverlerin ne kadar tutkulu olduğunu biliyordum. Beşiktaş taraftarının bu manada farklı bir yeri olduğunu da çok farkındayım. Çok kıymetli ve çok özel bir taraftarımız var. Bu sevgi, hislerime dokundu diyebilirim. O yüzden tahminen de en büyük faktör, Beşiktaş taraftarlarıydı.

– Beşiktaşlı taraftarlar tribünde kırdıkları rekorlarla dünyanın dikkatini çeken ve birçok futbolseverin bildiği ve takip ettiği bir küme. Sizin Beşiktaşlı taraftarlarla ilgili kanılarınız neler?

Wout Weghorst: Beşiktaş taraftarının rekorlarını biliyorum, izledim de esasen teklif birinci geldiğinde. Az evvel de söylediğim üzere çok özel bir taraftar kümesi. Onlara karşı çok özel, çok farklı bir bağ hissediyorum. Bana yaptıkları, bana gönderdikleri armağanlar münasebetiyle.

– Hollanda, Almanya, İngiltere üzere tüm futbolseverlerin merakla takip ettiği liglerde forma giydiniz. Sizin için hangisinde oynamak daha keyifliydi?

Wout Weghorst: Premier Lig’in dünyadaki en kıymetli ve en düzgün lig olduğunu söylesem de benim için Bundesliga çok farklı bir yerde zira orada Wolfsburg ile çok yeterli bir dönem geçirdim, Şampiyonlar Ligi’ne katıldık. Benim açımdan, mesleğim açısından Almanya Bundesliga çok değerliydi fakat Premier Lig de değerliydi. İkisini söyleyebilirim.

– Hollanda’nın dünya futboluna kazandırdığı ve keyifle izlediğimiz çok değerli isimler var. Sizin bu isimler ortasında oyun şekli olarak kendinize yakın hissettiğiniz ya da örnek aldığınız özel bir futbolcu var mı?

Wout Weghorst: Hollanda, sizin de bahsettiğiniz üzere çok kıymetli futbolcular çıkardı. Hepsine hürmet duyuyorum lakin benim genel bir tutumum var bu mevzuyla ilgili. Her vakit kendim olmak istiyorum. Benim bir rol modelim varsa, o da kendimim. Ne kadar uyguna gidebileceğimi, ne kadar güzel olabileceğimi ve kendi potansiyelimi yükseltmek isteyen bir futbolcuyum.

– Son olarak Beşiktaşlı taraftarlara söylemek istedikleriniz varsa şayet onları alabiliriz…

Wout Weghorst: Daima söylüyorum, onlar çok özel taraftar kümelerinden biri. Avrupa’nın birden fazla kulübünde bulunmayacak cinsten bir taraftar topluluğuna sahibiz. Bu dönem onlarla çok uygun vakit geçireceğiz, çok yeterli işler yapmak istiyorum onlar için ve savaşacağım, gayret edeceğim. Çok hoş zaferler kutlayacağız daima birlikte, Beşiktaş taraftarlarına çok müteşekkirim.