0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Şeytani mesleğinin tepesinde olduğu yıllarda ABD’nin Boston eyaletinin en korkulan adamlarından biriydi. Orta sıra yanlış kişiyi öldürmek üzere küçük(!) yanlışlar yaptığı olsa da kulaktan kulağa daima birebir söylenti fısıldanıyordu: “James Bulger’a kimse dokunamaz.”

70’lerde ve 80’lerde kendisini başka mafya işverenlerine karşı muhbir olarak kullanan yolsuzluğa bulaşmış FBI casuslarının da dayanağıyla Boston’ın yeraltı dünyasında terör estiren “Whitey” lakaplı Bulger’ı dünyanın geri kalanı 1994 yılında ortadan kaybolduktan sonra tanıdı.

FBI’la olan kontakları dahil en karanlık sırları gazete makaleleri, kitaplar, sinemalar hatta Kongre oturumları sayesinde bir bir ortaya döküldükçe, Amerikalıların Bulger’a duydukları ilgi ve merak da arttı. Bulger vakitle John Dillinger, Al Capone, John Gotti üzere ünlü gangsterler ortasında sayılır hale geldi.

Bir devir “FBI’ın En Çok Aranan 10 Kişi” listesinin tepesini Usame bin Ladin’le paylaşan Bulger, 16 yıldan fazla müddet boyunca kaçıp saklansa da nihayet 2011 yılında California’nın Santa Monica kentinde yakayı ele verdi.

Bulger, 2013’te Boston’da yargılandı ve 11 cinayet suçlaması karşılığında 2 ömür uzunluğu mahpus, 31 şantaj ve tehdit suçlaması karşılığında da 5 yıl mahpus cezası alarak Florida’da bulunan Coleman II Cezaevi’ne gönderildi.

Ne var ki bunun bir vakitlerin en korkutucu gangsterlerinden biri olan Bulger’ın sinemalara bahis olmuş öyküsünün son sayfası olduğunu zannedenler çok yanılıyordu.

O kısma birazdan geleceğiz ancak öncelikle Whitey Bulger’ı biraz daha yakından tanıyalım…

Tam ismi James Joseph Bulger Jr. olan ve açık sarı saçları nedeniyle “Whitey” (beyaz) lakabını alan Bulger, 3 Eylül 1929’da Massachusetts’in Dorchester kentinde dünyaya geldi. İrlanda asıllı emekçi sınıfı bir ailenin altı çocuğundan biriydi. Babası fabrikada geçirdiği bir kaza sonucu bir kolunu kaybetmişti.

South Boston ya da Southie ismi verilen ve 30 bin kişinin yaşadığı toplu konutlarda büyüyen Bulger, çocukluğundan itibaren sokakları okula tercih etmişti.

Gençken bile sorun çıkarmayı çok seven Bulger, birinci olarak “Young Shamrocks” isimli bir çeteye katıldı. Bu çeteyle otomobil çalan ve yankesicilik yapan Bulger, ıslah olması için bir yatılı okula gönderildi. 20 yaşında Hava Kuvvetleri’ne katıldı lakin kimseye haber vermeden ortadan kaybolduğu için ordudan atıldı.

1950’lerin ortalarında Massachusetts, Rhode Island ve Indiana eyaletlerinde karıştığı banka soygunları nedeniyle yargılandı ve 20 yıl mahpus cezası alarak San Francisco’daki ünlü Alcatraz Cezaevi’ne gönderildi. Lakin siyasi irtibatlarının tesiriyle 1962 yılında öbür bir cezaevine transfer edildi, akabinde 1965’te kefaletle özgür bırakıldı. Mahpusta kaldığı müddet yalnızca 9 yıldı.

Alcatraz’a doyamamış olacak ki kaçak olduğu 90’lı yıllarda sevgilisi Theresa Stanley ile birlikte hapishaneye turist üzere girip turladığı ortaya çıktı.

Hapisten çıktıktan sonra Southie’ye dönen Bulger, İrlanda mafyası için tetikçiliğe başladı. 1979 yılında o ve Stephen Flemmi isimli tetikçi, ünlü Winter Hill Çetesi’nin denetimini ele geçirdi ve kabahat aleminde Whitey devri resmen başladı.

Winter Hill’in en büyük rakibi, kentin North End diye bilinen kısmını denetim altında tutan İtalyan Angiulo Kardeşler’di.

BULGER EFSANESİ KULAKTAN KULAĞA YAYILIYORDU

Bulger, bölgenin folklorunda dehşetle karışık hürmet duyulan bir halk kahramanı olarak kabul ediliyordu. Kendisi üzere pek de varlıklı olmayan ailelerden gelen çocuklar, çok küçük yaştan itibaren onun müthiş öykülerini dinleyerek büyüyordu: “Whitey düşmanlarını iki kaşlarının ortasından vuruyormuş… Rakiplerinin kalplerine buz kıracakları saplıyormuş… Kendisine ihanet eden bayanları boğarak öldürüyor, kurbanlarını tanınmasınlar diye dişlerini çektikten sonra bâtın mezarlıklara gömüyormuş…”

Diğer yandan, tam bir Robin Hood muamelesi görüyordu. Şükran Günü’nde yoksul ailelere hindi dağıttığı, kendisinden olanları polise ve dışarıya karşı var gücüyle savunduğu anlatılıyordu.

Üstelik Bulger ailesinin dikkat çeken tek üyesi o değildi. Erkek kardeşi William M. “Billy” Bulger da Massachusetts eyaletinin önde gelen siyasetçilerinden biriydi. Bulger kardeşler birbirlerine hem çok benziyorlardı hem de çok farklılardı. Acımasızlıkları ve birbirlerine duydukları sadakat ortak noktalarıydı. Güce ulaşmak için çıktıkları merdivenler ise değişikti.

Billy Bulger, klasik edebiyat eğitimi almış bilge bir avukattı. 35 yıl boyunca eyalet senatosunda misyon yapmış ve 18 yıl boyunca başkanlık koltuğunda oturmuştu. Birebir vakitte Massachusetts Üniversitesi’nde rektörlük de yapmıştı ve başında olduğu kurumları demir yumrukla yönetmesiyle tanınıyordu. Bir siyasi rakibi, “Whitey’nin silahla yaptığını Billy tokmağıyla yapıyor” diye özetlemişti kardeşlerin benzerliğini.

Billy Bulger, 2012’de Massachusetts Üniversitesi rektörü olduğu dönemde

Whitey ise sokakları tıpkı biçimde yönetiyordu. Kumar, tefecilik, şantaj ve uyuşturucu dendi mi akla o geliyordu. Ne var ki ağabeyi, yıllar boyunca kardeşinin işlediği cürümlere ve nerede olduğuna dair bilgi sahibi olduğunu her vakit reddetmişti. Bununla birlikte “Bilsem de kardeşimi polise teslim etmem” demekten de geri durmamıştı. Üstelik kaçak olduğu periyotta kardeşiyle telefonla konuştuğu ortaya çıkınca 2003 yılında istifa etmek zorunda kalmıştı.

Dahası banka soygunları nedeniyle verilen mahpus cezasının yarısını bile yatmadan özgür bırakılan Whitey, bunu kardeşine ve bir öbür Southie kökenli siyasetçi olan John W. McCormack’e borçluydu. 21 periyot boyunca Demokrat Parti’den Kongre üyesi seçilen McCormack, 1960’ların kıymetli bir kısmını Temsilciler Meclisi lideri olarak geçirmişti. Üstelik daha sonra yaptığı açıklamalarda, seçmeni olan Bulger’ın çıkarlarını koruduğunu da açık bir lisanla söz etmişti.

EN BÜYÜK KURALLARINDAN BİRİNİ KENDİ İHLÂL ETTİ

Whitey’nin kuralları aşikardı: Asla çocuklara ve mahalle sakinlerine uyuşturucu satmamak, yalnızca İrlanda kökenlilere güvenmek, bir dosta ya da ortağa asla palavra söylememek ve asla yetkililere “ötmemek”.

Whitey bu kurallarıyla, Martin Scorsese’ye 2007 yılında En Yeterli Direktör Oscar’ını getiren The Departed (Köstebek) sinemasında Jack Nicholson’ın canlandırdığı mafya işvereni Frank Costello’ya da ilham olmuştu.

Whitey bu kurallarıyla, Martin Scorsese’ye 2007 yılında En Uygun Direktör Oscar’ını getiren The Departed (Köstebek) sinemasında Jack Nicholson’ın canlandırdığı mafya işvereni Frank Costello’ya da ilham olmuştu.

Ancak Bulger’a dair tüm bu romantik fikirler 15 yıl boyunca “üst seviye FBI muhbiri” olarak çalıştığının ortaya çıkmasıyla yerle bir oldu. Gerçekte Bulger, başka mafya işverenlerini federallere ispiyonluyor, karşılığında da kendi işlediği kabahatler görmezden geliniyordu.

“İrlandalı Baba”nın casuslara verdiği rüşvetlerin yanı sıra işlediği 19 cinayetin gizlenmesini sağladığı, hakkında tanıklık edenlerin kimliklerini FBI’dan öğrenip bu bireyleri öldürttüğü, kendi işlediği bir cinayeti günahsız bir adamın üzerine yıktığı ortaya çıktı.

Ülkenin bir numaralı kabahatle çaba örgütünün Boston’ın en acımasız mafya işvereniyle olan samimiyeti ortaya çıkınca bir skandal patlak verdi. Hatta bu sayede FBI’ın muhbirlerle olan alakalarını belirleyen kurallar bile değişti.

BİR ANDA SIRRA KADEM BASTI

Bulger, Aralık 1994’te tam da hakkında hazırlanmış bir iddianame hakkındaki kapalılık kararı kaldırılacakken bir anda ortadan kayboldu. Daha sonra FBI casusu John Connolly tarafından uyarıldıktan sonra kaçmaya karar verdiği anlaşıldı.

Kısa mühlet sonra kız arkadaşı Catherine Greig de Bulger’a katıldı. Çiftin vakit zaman Avrupa ülkelerinde, Kanada’da, Meksika’da ve ABD’nin dört bir yanında görüldüğüne dair ihbarlar gelse de aramalardan bir sonuç elde edilemedi. 12 yıl boyunca FBI’ın en çok arananlar listesinde yer alan, Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra listenin birinci sırasına yerleşen Bulger’ın başına 2 milyon dolarlık ödül kondu.

Yıllar boyunca Bulger’ın bir numaralı tetikçisi olarak misyon yapan Kevin Weeks, 2006 tarihli anı kitabında, Whitey’nin 1993-1994 yıllarını kaçış hazırlığı yapmakla geçirdiğini anlatıyordu. ABD’nin çeşitli kentlerinin yanı sıra Montreal, Londra, Dublin ve Venedik’te kasalar kiralayan Bulger, bu kasaları para, mücevher ve geçersiz kimlik dokümanlarıyla doldurmuştu.

Estetik ameliyatlarla görünüşlerini değiştiren Bulger ve Greig, 1996’da California’da küçük bir apartman dairesine yerleşti. Kendilerini Charlie ve Carol Gasko olarak tanıtıyor 1145 dolarlık kiralarını nakit ödüyorlardı.

Bulger, günü televizyon izleyerek, Greig ise yürüyüş yapıp hoşluk salonunda bakım yaptırarak, ayda bir dişlerini temizleterek geçiriyordu. Orta sıra seyahatlere gitseler de birden fazla vakit meskende kalıyorlardı.

WHITEY’İ YAKALATAN ESKİ BİR HOŞLUK KRALİÇESİ OLDU

Bulger’la olan bağlantıların ortaya çıkmasının yarattığı öfke, FBI’ı 2011 yılında bir kamu spotu kampanyasıyla atağa geçmeye itti. Ulusal kanallarda gündüz neslini izleyen orta yaşlı bayanları maksat alan spotlar Bulger’dan fazla Greig’e odaklıydı. Bayanın hoşluk salonu ve diş paklığı merakına vurgu yapılıyor, başına koyulan mükafatın 100 bin dolara çıkarıldığı belirtiliyordu.

Bu kampanya işe yaradı, FBI’a çok sayıda ipucu geldi. İpuçlarından birinin kaynağı 1974’te İzlanda’da hoşluk kraliçesi seçilen Anna Bjorsdottir’di. Bjorsdottir, FBI’ın paylaştığı bilgisayarda yaşlandırma tekniğiyle oluşturulmuş manzaralara dikkatli baktığında iki tanıdık yüz gördü: Komşuları Charlie ve Carol.

22 Haziran günü konuta yapılan baskın Bjorsdottir’in tespitini doğruladı. Bulger ve Greig fazla direnmeden teslim oldu. Bulger, kendisine Whitey lakabını getiren saçlarını siyaha boyamıştı. Yaşlanmış ve göbek bağlamıştı. Fakat yüz biçimi, çenesi ve gözleri hiç değişmemişti.

Çiftin kaldığı apartman duvarlarına saklanmış 822 bin dolar para, düzmece kimlik dokümanları ve çok sayıda tabanca ve tüfek bulundu.

2 milyon dolarlık mükafatı Bjorsdottir aldı. Bulger’ın adaletten kaçmasına yardım etme suçlamasıyla yargılanan Greig 2012’de varılan bir mutabakat kapsamında 8 yıl mahpus ve 150 bin dolar para cezasına çarptırıldı.

Bugün 71 yaşında olan Greig’in cezası, Bulger’ın kaçmasına yardım eden öbür bireyler aleyhine tabir vermeyi reddetmesi nedeniyle 21 ay daha uzatıldı. Bu halde sevgilisine olan sadakatini bir kere daha göstermeyi başaran Greig, Temmuz 2020’de cezasını tamamlayarak özgür bırakıldı.

Whitey ve adamlarının 1980’lerde çekilmiş bir izleme fotoğrafı

ADAMLARI YAPTIKLARINI BİR BİR ANLATTI

Bulger’ın yargı süreci daha hareketli geçti. İki ay süren duruşmalar boyunca başta Kevin Weeks olmak üzere birçok adamı, bir vakitler babaları üzere gördükleri Bulger’a karşı söz verdi. Adamlar rakip mafya üyelerini ve muhbir olduğu tespit edilen bireyleri nasıl öldürdüklerini bir bir anlatıyordu. Whitey’nin iki bayanı çıplak elleriyle boğarak öldürdüğü, saatlerce azap yaptığı bir adamı başını otomatik silahla tarayarak öldürdüğü kayıtlara geçti.

Kendisi şantaj ve haraç suçlamalarıyla yargılanıp mahpusa gönderilen Weeks, verdiği tabirde Whitey’nin İtalyan mafyasının kirli işlerini FBI’a ispiyonlamasının kabul edilebilir bir yanı olmadığını belirtip, yüzünde gizleyemediği bir tiksintiyle “Biz köstebekleri öldürüyorduk. Oysaki en büyük köstebek benim yanı başımdaymış” diye konuşmuştu. Bu kelamlar mahkeme salonunda gerginliğe ve atışmalara neden olmuştu.

Weeks 2006’da kitabının yayımlanmasından sonra CBS kanalının “60 Minutes” programına verdiği röportajda da Whitey’i “kollarını sıvayıp kendi kirli işini kendi gören” bir mavi yakalı olarak nitelendirmiş ve “İnsanları bıçaklardı, beyzbol sopalarıyla döverdi. Silahla vurur, boğar, üstlerinden otomobille geçerdi” demişti.

Weeks 2006’da kitabının yayımlanmasından sonra CBS kanalının “60 Minutes” programına verdiği röportajda da Whitey’i “kollarını sıvayıp kendi kirli işini kendi gören” bir mavi yakalı olarak nitelendirmiş ve “İnsanları bıçaklardı, beyzbol sopalarıyla döverdi. Silahla vurur, boğar, üstlerinden otomobille geçerdi” demişti.

Bulger’ın avukatları FBI’daki kurumsallaşmış yolsuzlukları öne çıkaran bir savunma yaptı lakin müvekkillerinin masumiyetine dair çok fazla kanıt ortaya koymaları mümkün olmadı. Ağustos 2013’te heyet Bulger’ı hakkındaki 32 suçlamanın 31’inden hatalı buldu. Bunların 11’i cinayetti.

14 Kasım’da Federal Yargıç Denise Casper, Bulger’ı iki ömür uzunluğu mahpus artı beş yıla mahkûm etti. Casper ayrıyeten Bulger’ın kurbanlarının ailesine 19,5 milyon dolar tazminat ödemesine ve elindeki 25,2 milyon dolara devletin el koymasına karar verdi.

FLORIDA’DAN WEST VIRGINIA’YA NAKLEDİLDİ

Florida’da cezasını çekmekle ve tarih ödevleri için kendisine mektup yazan lise öğrencilerine pişmanlık dolu hayat dersleri vermekle meşgul olan Bulger hakkında 2018 yılında nakil kararı çıktı. İsimsiz kaynaklar kararın Bulger’ın sebebinin Florida’da kaldığı cezaevindeki bir çalışanı tehdit etmesi olduğunu öne sürdü. 30 Ekim 2018 günü West Virginia’nın Bruceton Mills kentinde bulunan Hazelton Federal Ceza ve Tutukevine gönderilen Bulger, içeri adımını attıktan sonraki 12 saat içinde korkunç bir biçimde öldürüldü.

O günlerde ABD basınına açıklama yapan cezaevi yetkilileri 89 yaşındaki tekerlekli sandalye mahkûmu Bulger’ın, bir çorabın içine yerleştirilmiş bir asma kilitle tanınmayacak hale gelene kadar dövüldüğünü belirtiyordu. Bir yetkili neredeyse gözlerinin yuvalarından çıkarıldığını söylemişti.

Bulger’ın öldürülmesi o devirde ABD’de değerli tartışmalara neden olmuştu. Florida’dan West Virginia’ya nakil kararının alınma sebebi, bu kadar tanınmış bir hatalının neden ülkede şiddet olaylarının en yaygın olduğu hapishanelerden birine yerleştirildiği, Bulger’ı korumak için kâfi güvenlik tedbiri alınıp alınmadığı üzere ayrıntılar uzun müddet gündemi meşgul etmişti.

Whitey Bulger’ın ilham olduğu sinema sinemalarından biri de Türkiye’de “Kara Düzen” ismiyle yayınlanan 2015 tarihli “Black Mass”ti. Bu sinemada Whitey’i son periyodun en tartışmalı aktörlerinden biri olan Johnny Depp canlandırıyordu. Billy Bulger rolünde de Benedict Cumberbatch yer alıyordu.

Whitey Bulger’ın ilham olduğu sinema sinemalarından biri de Türkiye’de “Kara Düzen” ismiyle yayınlanan 2015 tarihli “Black Mass”ti. Bu sinemada Whitey’i son periyodun en tartışmalı aktörlerinden biri olan Johnny Depp canlandırıyordu. Billy Bulger rolünde de Benedict Cumberbatch yer alıyordu.

Bulger geçtiğimiz günlerde, kendisini öldürmekle suçlanan üç kişinin yargı sürecinin başlamasıyla bir kere daha gündeme geldi. 55 yaşındaki Fotios Geas, 48 yaşındaki Paul J. DeCologero ve 36 yaşındaki Sean McKinnon hakkında, birinci derece cinayet planı kurmanın yanı sıra çeşitli suçlamalarla iddianame hazırlandı. Ülke basınında yer alan haberlerde Geas ve DeCologero’nun halihazırda federal cezaevinde olduğu, kontrollü özgürlükle dışarıda olan McKinnon’ın ise Florida’da gözaltına alındığı bildirildi.

Mahkemede verilen sözlere nazaran, Bulger 30 Ekim 2018 günü sabah 6’da hücre kapısı açıldıktan birkaç dakika sonra hücuma uğradı. Savcılara nazaran, saldırganlar 5 dakika içinde ölen Bulger’ın gözlerini oymaya çalıştı. 

Bulger’ın nasıl öldüğü biliniyor fakat nedeni hala net değil. 2018 yılındaki haberlerde, Bulger’ı öldürenlerin vaktinde ispiyonladığı öbür mafya işverenleriyle irtibatlı mahkûmlar olduğuna işaret ediliyordu.

Washington Post gazetesinin 2018 yılında ulaştığı mahkeme dokümanları, “Freddy” olarak tanınan Geas’ın iki farklı cinayet nedeniyle ömür uzunluğu mahpus cezası çektiğini ve New York’un yeraltı dünyasının tanınmış ailelerinden Genovese’lerin Massachusetts’teki koluyla ilişkili olduğunu gösteriyordu. Bulger’ın ölümündeki baş şüphelinin Geas olduğu açıklandıktan sonra kendisini tanıyan bir özel dedektif Boston Globe gazetesine “Freddy köstebeklerden nefret ederdi” demişti.

Ancak saldırganların bu fırsatı elde etmesinin gerisinde kolay bir bürokratik beceriksizlikten fazlasının yatıp yatmadığı yine tartışma konusu oldu.

Örneğin McKinnon’ın olaydan bir gün evvel telefonda konuştuğu annesine cezaevindeki herkesin Bulger’ın oraya nakledileceği konusunda alarma geçirildiğini söylemiş olduğu ve annesi tarafından “O adamdan uzak dur lütfen” diye uyarıldığı ortaya çıktı. McKinnon ise annesine bunu yapamayacağını zira hücresini paylaştığı mahkûmun “New York ve Boston’da faaliyet gösteren bir mafya ailesinin üyesi olduğunu” söyledi.

ÖLDÜRÜLECEĞİ KESİN ÜZEREYDİ…

Peki lakin Bulger neden düşmanlarının burnunun tabanına yerleştirilmişti?

Bulger hakkında çok satan bir biyografi kaleme almış olan Boston Globe müellifi Kevin Cullen Guardian’a yaptığı açıklamada, “İş yeniden gelip kurumlardaki yozlaşmaya dayanıyor. Tıpkı Whitey’nin muhbir olarak kullanılması ve kabahat işleyebilsin diye korunması üzere. Ceza ve İnfaz Kurumları’nın Bulger’ı Geas ya da DeCologero üzere insanların çok yakınına yerleştirmesi hiç mantıklı değil” diye konuştu.

Cullen şöyle devam etti: “Organize hatalarla ya da mafyayla alakası olmuş herkesin Whitey’le bir sıkıntısı kesinlikle vardır zira o bir köstebekti. Lakin Boston bölgesindeki gangsterleri barındırmayan birçok cezaevi vardı. Adeta, ‘Whitey geliyor ve biz onu öldüreceğiz’ demek üzere bir şey oldu.”

Bulger’ın geçmişe muhbirler ve pedofiller üzere özel mahkûmlara ayrılmış bir kısımda kaldığını da hatırlatan Cullen, Florida’daki cezaevinin bu problemli mahkûmla uğraşmak istemediğinden nakil kararı aldırdığını belirtti.

Bulger ailesi, Whitey’nin vefatından Ceza ve İnfaz Kurumu’nu sorumlu tutmuş ve kuruma dava açmıştı. Dava dilekçesinde Al Capone’dan sonraki en tanınmış mahkûmun “Istırap Dağı” diye bilinen cezaevine gönderilmesinin mevte göndermek manasına geldği belirtilmişti. Yargıç John Preston “risksiz bir ortam sağlamanın” kurumun sorumluluğu olmadığı gerekçesiyle davayı reddetti.

Bulger’ın avukatı Hank Brennan ise “Cinayette kullanılan düzenek hakikaten kıymetli değil. Değerli olan bunun olmasına müsaade veren bireylerden hesap sorulması dedi.

Diğer yandan Bulger’ın kurbanlarının aileleri Whitey’nin öldürülmesiyle ilgili olarak yargılama yapılmasının bile kabul edilemez olduğunu savunuyor.